Yabancı Dil Öğreniminde Psikoloji

Yabancı Dil Öğreniminde Psikoloji adlı video görüşmesinde,  Klinik Psikolog Canahmet BOZ ile yapılan soru - cevaplar ile oluşturulan yazıdır. 




Psikoloji nedir?

- İnsanların davranışlarını, düşüncelerini, duygularını, zihinsel süreçlerini anlamaya çalışan bir bilim dalıdır. Etimolojik kökeni Psiko ve oloji 'dir. Psiko ruh , oloji ise üzerine çalışmaları denmektir. Geçmiş tarihe baktımığımız zaman kelime kökeni mitolojiden gelmektedir. İlk orta çağlardan itibaren günümüze kadar sürekli Psikoloji değişerek bazı dönemler gelişerek, bazı dönemler farklı yorumlanarak günümüze kadar ilerlediğini bilinmektedir. Günümüzdeki psikoloji  dediğimiz şey asılında Greko- Romen döneminde temelleri atılıyor. Bildiğimiz şuan ki psikoloji Sigmund Freud ' un çalışmaları ile başlamaktadır.

nsan olarak bizim Paul Ekman 'a göre 7 tane temel duyumuz vardır. Bu duyguların hepsini yaşamamız gerekiyor. Mutluluk, üzüntü, öfke, şaşkınlık, tiksinti, korku, küçümseme bunları yaşamamız gerekiyor. Sürekli mutlu, sürekli üzüntülü, depresif, çökmüş ruh hali içinde olamayız.
Psikoloji Dil Öğreniminin Neresindedir?

Psikoloji insanın olduğu her yerdedir. Dil konusunda da  psikoloji yeri çok önemli ve bir biriyle ile sürekli iletişim halinde olan iki bilim dalı. "Psikolinguistik" hem dili hem psikolojiyi birlikte öğrenebileceğimiz bir alandır. Dil öğrenimi insanın doğumundan itibaren ölümüne kadar sürekli değişen, gelişen bir süreç aslında. Bebek doğduğu anda annenin yüz ifadelerinden çıkarımlar yaparak bir şeyler anlamaya çalışır ve onunla iletişimi geçmeye çalışır. Örneğin, mutluluk yüz ifadesi, sevgi şevkat yüz ifadesi. Bunlara ek olarak temas olması bebekte çok önemlidir. Süreç bu şekilde başlar ve dil öğreniminin temelleri atılıyor. Buradaki en önemeli faktör çocuğun 2-3 yaşına kadar sürekli etrafındakileri dinliyor olması. Siz söyledikleriniz bebeğin anılmadığını düşüne bilirsiniz ama bebek duyduklarını anlamaya çalışıyor ve işliyor bilgiyi tepkileri vermeye çalışıyordur yavaş yavaş. 2-3 yılın sonunda dil öğrenimi gelişiyor ve yavaş yavaş babaling denilen ilk heceleri ba-ba , ma-ma heceleme yaparak ilk kelimelerle başlayıp daha sonra daha kompleks kelimelere dönüşüp, cümleler kurmaya devam eder. Dil öğrenimde aslında ilk başlarda dinleme yapmak , insanın doğumundan itibaren önemli bir faktördür. İnsanlar yetişkinliğe geçtiklerinde ise daha farklı etmenlerde işin içine giriyor. Örnek olara kaygı, günlük ruh hali, stres, ikinci bir dil öğrenime etkisini görmeye başlıyoruz. Dil ve psikoloji aslında iç içe bir birinden beslenen iki alandır.

Psikolojik durum dil öğreniminde bireyi nasıl etkiler?

İnsanların anadilini öğrendikten sonra ikinci ve üçüncü dillerini öğrenmeye başlaması ile birlikte;
"Belirli bir yaştan sonra dil mi öğrenilir ?", " Belirli bir yaştan sonra daha zor öğrenilir" gibi "Stereotip"  leri (Kalıplaşmış düşünceler) var aslında.  Bunların temelinde hep o günlük yaşadıkları stres, yoğunluk, kaygı, anksiyete gibi durumlar etkili olabilir. Dil öğreniminde aynı zamanda motivasyon eksikliğinin de etkisi olabilir. Bununla ilgili bu süreçte eğer ikinci bir dil öğrenmek istiyorum ama işte kaygılıyım, stresliyim gibi düşünceleri varsa, bu süreçte şunları yapabilirler;
Öncelikle duygularınız ve düşüncelerinizin farkında olun. Yönetmeye çalışmak zor. "Ben dil öğrenemeyeceğim" tamam ben bunu düşünmüyorum demek zor aslında düşünmüyorum derken bile aslında düşünme başlamış oluyor. O yüzden düşünememek, duygularımı durduracağım  ben artık böyle hissetmiyorum demekte çok zor. İnsan olarak bizim Paul Ekman 'a göre 7 tane temel duyumuz vardır. Bu duyguların hepsini yaşamamız gerekiyor. Mutluluk, üzüntü, öfke, şaşkınlık, tiksinti, korku, küçümseme bunları yaşamamız gerekiyor. Sürekli mutlu, sürekli üzüntülü, depresif, çökmüş ruh hali içinde olamayız. O yüzden bu değişimi gün içindeki değişimi kişinin kendinde fark etmesi önemli. Ben şuan bu şekilde hissediyorum, bu beni dil öğrenim sürecinde bu şekilde etkiliyor. Ben bunu farkındayım, hissettiğim duyguların farkındayım kabul ediyorum ama bu durum değişecek diyebilmek gerekir. Hem dil öğreniminde hem günlük yaşadıkları problemler için faydalı olabilir."Stereotip" " Gençken öğrenmem gerekiyordu." gibi kalıplaşmış düşünceler dil öğrenimde  en büyük engel. 
        6 ayda ingilizce - almanca öğrendim İngiliz dil aksanı - Alman dil aksanı ile konuşuyorum demek çok zor. Çünkü bir insana baktığımızda doğumunda itibaren 2 yıl önce sadece dinliyor ve daha sonra yavaş yavaş konuşmaya başlıyor. Belki bebeğin motor hareketleri gelişmemiş, zihinsel, bilişsel süreçleri gelişmemiş oluyor ama yinede belirli bir süreç var. Yani dil öğrenimi tamam hal oldu çok iyi biliyorum, öğrendim  sihirli bir değnek var dokunduralım yarın İngilizceyi İngiliz aksanı ile konuşacaksın gibi bir durum yok. Bu bir süreç ve herkes için  farklı.  1 yıldada öğrenebilir ortalama akademik araştırmalara göre en sağlıksı 1.5-2 yıl arasında dil öğrenimi oturmaktadır.  Davranışlarınız farkında olmak ve doğru değişiklikleri  yapmak olarak özetleye biliriz.

Dil öğreniminde psikoloji durum / duygu durum nasıl yönetilmeli?

Yönetmek, değiştirmek daha iyi hissetmek için daha iyi olmak ruhsal anlamda birazcık zor. Duygu, düşünce  ve davranış. Birbirine etkileyen 3 tane faktör Burada değiştirebileceğimiz tek şey davranıştır. Davranışlarımızı değiştirdiğimizde, duygu ve düşüncelerinizi bir şekilde değişmeye başlıyacaktır. Ben şu durumda kötü hissediyorum iyi hissetmem gerekiyor. Gün içinde sizin daha önceden yaptığınız ve sonuçları olumsuz negatif şekilde size dönen davranışları ve tutularınızı fark edip, hatta not alarak yaptıklarınızın dil öğrenim sürecinde etkisini fark edip bunları sonrasında değiştirmeye çalışabilirisiniz. Bunun dil öğrenimine etkisi motivasyon eksikliği, kaygı gibi durumların fark edip kontrol etmeyi  çabalamak değil,  kabul ederek duygu ve düşüncelerinizi davranışlarınızla değiştirip dil öğrenimine daha olumlu katkı sağlayabilirsiniz.

Ana dilimizden farklı olan bir alfabe daha kolay öğrenilir gibi yaygın bir söylem var, bunun psikoloji ile ilgisi var mıdır?

İnsanın olduğu heryerde psikoloji vardır. Ana dilimizden farklı olan bir alfabe daha kolay olur söylemini şunla bağdaştırabiliriz. Görsel, işitsel hafıza ile daha kolay öğrenebildikleri akıllarında daha kolay kalan bazı  yöntemler var. Görsel, işitsel dokunma ile öğrenme. Bahsettiğimiz şey alında görsel olabilir. Alıştığımızın dışında bir alfabe var şekiller var ve  biz onları bir şekilde aklımızda tutmaya çalışıyoruz. Farklı olması nedeniyle daha rahat aklımızda tutabiliriz. Alfabenin farklı gelmesi onu bizim görsel hafımızda işliyor olması ve sürecin başlıyor olması olabilir.

Yabancı dil öğrenirken zorluk çekenlere ne tavsiye edersin?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz eklenmiştir. Almanca Öğretmenim Katkıda Bulunduğunuz için teşekkürler.

Pages